03 - 09 Ocak Verem Haftası
05 Ocak 2023


Tüberküloz (Tbc-Verem) hastalığı etkeni tüberküloz basili 24 Mart 1882 tarihinde Robert Koch tarafından keşfedilmiştir. Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü tarafından 1996 yılından itibaren her yıl 24 Mart tarihi “Dünya Tüberküloz Günü” olarak ilan edilmiştir. Bu kapsamda tüm Dünya’da verem hastalığı farkındalığını artırmaya yönelik etkinlikler düzenlenmesi önerilmektedir. Ancak ülkemizde 1947 yılından beri önemli bir halk sağlığı sorunu olan tüberkülozla etkin savaş için her yılın ilk pazarı ile başlayan hafta VEREM EĞİTİM VE PROPAGANDA HAFTASI olarak kutlanmaktadır. Bu yıl da 06-12 Ocak 2022 tarihleri arasında“75. Verem Eğitim ve Propaganda Haftası” olarak tüm ülkemizde işlenmektedir. 

Tüberküloz, insanlık tarihi kadar eski bir hastalık olmasına rağmen halen tüm dünyada bir halk sağlığı sorunu olarak önemini korumaktadır. Hipokrat’ın ‘phytisis’ (erime/tükenme) olarak tanımladığı, halk arasında ‘ince hastalık’ olarak bilinen bu hastalıktaetken mikroorganizma keşfedildikten sonra hastalığın tanı ve tedavisinin önü açılmış, 1940’lı yıllarda da tedaviye yönelik ilaçlar bulunmuştur. ‘Kralların hastalığı, hastalıkların kralı’ olarak tanımlanan tüberküloz hastalığı, etkeninin bilinmesine ve son 60 yıldır tedavi edilebilir ve korunabilir bir hastalık olmasına rağmen, halen dünyada en yaygın ve ölümcül bulaşıcı hastalıklardan biri olmaya devam etmektedir.

Günümüzde Dünya nüfusunun dörtte biri vücudunda tüberküloz mikrobunu taşımaktadır. Dünya genelinde her yıl yaklaşık 10 milyon kişi tüberküloz hastalığına yakalanmakta ve yaklaşık 2 milyon insan tüberküloz nedeni ile hayatını kaybetmektedir. Tüberküloz hastalığı, Dünya genelinde enfeksiyon nedenli ölümlerin başında yer almaktadır.

Ülkemizde tüberküloz kontrolünde “Bin Yıl Kalkınma Hedefleri” ve “Tüberkülozu Durdurma Stratejisi Hedefleri”ne ulaşılmış olup, Dünyada tüberküloz eliminasyonu konusunda belirlenmiş hedef olan, 2050 yılına kadar küresel tüberküloz insidansının milyonda birin altına düşürülmesi yönünde çalışmalar hız kesmeden sürdürülmektedir.

 Tüberküloz vakalarının başarı ile tedavi edilmesi tüberküloz kontrolünde en önemli hususlardan birisidir. Bu kapsamda hem hastalara tedavi verilmekte hem de hastaların ailelerinde ve diğer temaslılarında tarama yapılmaktadır. Bulaştırıcı olan hastaların yakın çevresindekilere koruyucu ilaç verilmekte, hasta olduğu tespit edilenlere ise tedavi başlanmaktadır. Verilen tedaviler; Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT) ile görevli bir kişinin, hastanın her doz ilacını yuttuğunu gözlemlemesi şeklinde yapılmaktadır. Dünyada tüberküloz kontrolü için DSÖ tarafından küresel bir kontrol programı, ülkemizde ise aynı standartlarda bir Ulusal Tüberküloz Kontrol Programı uygulanmaktadır. Ulusal Tüberküloz Kontrol Programı çalışmaları “Tüberkülozsuz Bir Türkiye” oluşturmak amacıyla, Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisi (DGTS) ve Stop TB Stratejisi çerçevesinde kamunun yanında özel sektör, sivil toplum örgütleri ve gönüllü kuruluşlarla birlikte yürütülmektedir.

Ülkemizde yıllardır tüberküloz hastalığının teşhis ve tedavisi ücretsiz olarak yapılmaktadır. Tüberküloz ve dirençli tüberküloz hastalarının tedavisinde kullanılan birinci ve ikinci seçenek tüberküloz ilaçları, Bakanlığımızca temin edilerek ücretsiz olarak hastalara verilmek üzere sağlık kuruluşlarına dağıtılmaktadır. 

Tüberküloz her ne kadar en sık akciğerleri tutsa da akciğer zarı, lenf bezleri, kemikler, böbrekler ve beyin zarı gibi diğer vücut bölgelerini de etkilemektedir. Hastalık esnasında genel olarak ateş, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, çocuklarda kilo alamama ve gece terlemesi ile belirtiler görülebilmektedir. Bu belirtilerin yanısıra öksürük, balgam, kan tükürme, göğüs-sırt-yan ağrısı ve nefes darlığı gibi solunum sistemine ait belirtiler görülebilir. Diğer organları tutan verem hastalığında ilgili organa ait bulgular olabilir. Çabuk fark edilip önlem alınmazsa vücutta hayati tehlike oluşturan hasarlar kaçınılmaz olabilir ve maalesef ölüme yol açabilir.

Tüberküloz hastalığı dirençli bir hastalık olması nedeniyle tedavisi en az 6 ay sürmektedir. Tedaviye Verem Savaş Dispanseri Birimlerinde ya da hastanelerde başlanması ve ilaçların düzenli olarak alınması çok önemlidir. Çünkü tedaviyi tamamlamayan kişilerde semptomlar düzelse bile; hastalığın tekrar etme, dirençli hale gelme ve sağlam bireylere bulaşma riski olabilir. Bu nedenle hekimin tedaviyi sonlandırmadan ilaçların bırakılmaması gerekir. İki- üç haftadan uzun süren öksürükte veremden şüphelenilmeli ve en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

Daha sağlıklı ve güzel günleri temenni eder, siz saygıdeğer halkımızın bilgi ve dikkatine sunarız. 

Dr. Öğr. Üyesi Hayriye Bektaş Aksoy
Göğüs Hastalıkları Uzmanı

  • instoş kopya.jpg


sayfa altı.png