Daha Kaliteli, Sağlıklı ve Uzun Bir Hayat İçin Obezite ile Mücadele Etmeliyiz
Obezite yani şişmanlık tüm dünyada epidemik bir hastalık olarak yayılmaktadır. Günümüzde obezite önlenebilir ölüm sebeplerinden sigaradan sonra ikinci sırayı almaktadır. TÜİK verilerine bakıldığında Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 50'si obez ve obez öncesi insanlardan oluşmaktadır.
Obezitede yağ hücrelerinin sayısının ve büyüklüğünün artmasıdır. Yağ hücrelerinin sayısı hayatın ilk yıllarında oluşurken, büyüklüğünün artması ileri yaşlarda olur. Yağ hücrelerinin sayısının ve büyüklüğünün artması ile kilo artar. Bu hücreler cilt altında ve organlarda olur. Erkeklerde santral obezite dediğimiz karın içi organlarda ve karın duvarında olurken bayanlarda periferal dediğimiz kalça bölgesinde olur.
Obezitenin derecesi vücut kitle indeksi (VKİ) ile tarif edilir. “VKİ=Kilo (kg) / boy /(m2)” formülü ile hesaplanır. Obez insanlarda VKİ 30.0’ un üstündedir. Abdominal yağlanmayı ve dolayısıyla obeziteyi değerlendirmek için kullanılabilecek diğer bir ölçüm metodu da bel çevresi ölçümüdür. Kilo fazlalığı ve obezite tanısı için ülkemizde kullanılması önerilen bel çevresi değerleri kadınlarda 90 cm, erkeklerde 100 cm olarak kabul edilmektedir.
Obezitenin oluşmasında çevresel ve genetik faktörler rol oynar. Anne ve babası normal kiloda olan bir ailenin çocuğunun obez olma ihtimali %10 iken: obez bir anne babanın çocuğunun obez olma ihtimal %80-90 dır. Fakat obezitenin bu kadar hızlı artmasının tek sebebi genetik faktörlere bağlanamaz. Yüksek kalorili yiyecekler tüketmek, buna rağmen doyma duygusunun oluşmaması, az hareket etmek, metabolik akvitenin azalması, yiyeceklere termojenik cevabın azalması, vücut kilo seviye noktasının yükselmesi, ısı enerji kaybının azalması gibi çevresel faktörler de kilo alımını etkilemektedir.
Obez insanlar toplum içinde damgalanmış gibilerdir. İş verilirken tercih edilmezler. Taşıma araçlarında koltuklara sığmazlar, tuvaletler küçük gelir, kıyafet temininde zorluk çekerler, otomobil kabinleri küçük gelir. Halk onları tembel ve obur olarak görür. Kişisel kontrollerinin zayıf olduğunu düşünür. Sosyal etkinliklere rahat olarak katılamazlar ve kişisel öz güvenlerini kaybetmişlerdir. Depresyon yaygındır. Kişisel imajlarının kötü olduğunu hissederler.
Obezitenin tehdit oluşturan medikal ek hastalıklar dejeneratif eklem problemleri, osteoartrit, bel ağrısı, hipertansiyon, safra taşı, hiperlipidemi, hiperkolesteremi, astım, Tip 2 diyabetus mellitus, tıkayıcı solunum kesilmesi (obstrüktif sleep apne), obezitenin hipoventilasyon sendromu, ölümcül kardiak aritmiler, sağ kalp yetmezliği, migrene bağlı baş ağrısı, pseudo tümör serebri, derin ven trombozu, ciltte mantar enfeksiyonları, ciltte apseler, stres üriner inkontinansı, infertilite, dismenorea, depresyon, karın duvarı fıtıkları, felç, reflü hastalığı, karaciğer hastalıkları, özellikle uterus, kolon, meme ve prostat kanserleri olmak üzere çeşitli kanserlerde artmaya neden olmaktadır.
Obez insanlarda kanda dolaşan östrojen seviyesi artar. Kadın hastalarda obeziteye bağlı olarak yumurtlama bozulur, adet görememe ve hamile kalmakta zorluk görülür. Hamile kaldıklarında gebelik diyabeti ve hipertansiyon artar ve gebeliği riske sokar. Aşırı kilolu bebek olma ihtimali ve sezeryan ile doğum riski artar.
Yirmi bir yaşında obez olmaya başlayan bir erkeğin 12 yıl, kadının ise 9 yıl obez olmayanlara göre daha az yaşadığı gösterilmiştir. Bu saydığımız hastalıklar nedeni ile erken yaşta ölüm görülebilir. Yaşam kaliteleri kötüdür. Obezite ile mücadele edildiğinde hastaların yaşam süresini uzar ve hayat kalitelerini düzeltir.
Obezite ile mücadele etmenin amaçları ederken obez insanların sosyokültürel ve yaşamsal zorluklarından kurtarmanın yanında obeziteye bağlı ek hastalıkların oluşmasını önlemektir. Diyet, egzersiz ve ilaç tedavisi ile obeziteyle mücadele edilir. Hastaların Diyet uzmanları, Endokrinoloji ve Psikiatrik değerlendirilmeleri önemlidir. Bu yöntemler ile kilo veremeyen obez hastalarda obezite cerrahisi uygulanabilir. Obezite cerrahisi kilo verilmesine yardımcı olmak için yapılan ameliyatlardır. Birçok ameliyat çeşidi bulunmaktadır. Hiç bir zaman ilk tercih değildir. VKİ inin ≥40 kg/m2 olması, VKİ inin ≥35 kg/m2 ve obeziteye bağlı ağır seyreden ek hastalıklarının olması, diyet, egzersiz ve gerektiğinde psikiyatrik destek ile kilo veremeyen hastalarda cerrahi yöntemler uygulanabilir.
Unutmayalım ki obezite önlenebilir hastalıktır. Daha sağlıklı ve konforlu uzun bir hayat için obeziteden kaçınmalıyız. Uygun bir şekilde beslenmeli ve egzersiz yapmalıyız. Gerektiğinde bir Diyet Uzmanına danışmalı, Psikiyatik veya Psiklojik destek almalı, bir Endokrinoloğa tetkik ve tedavi için başvurmalıyız. Bunlar ile kilo veremezsek obezite cerrahisi uygulayan bir Cerrahi Merkezden yardım alabiliriz.
Prof. Dr. Ali Aktekin