Halk arasında ki ismi ‘‘İnce Hastalık’’ veya ‘‘Verem’’ tıbbi olarak Tüberküloz olarak anılan hastalığa dikkat çekmek için her yıl 24 Mart ‘‘Dünya Tüberküloz Günü’’ olarak kutlanmaktadır. Tüberküloz Covid-19 tedavisi salgınına rağmen halen tüm dünyada ki en ölümcül bulaşıcı hastalıklardan birisidir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre her yıl aramıza 10 milyon tüberküloz vakası katılmakta, 1,5 milyon kişi bu hastalıktan ölmektedir. Halen dünya nüfusunun dörtte birinin tüberküloz basili ile enfekte olduğu düşünülmektedir.
Tüberküloza Mycobacterium tuberculosis basili neden olur. Bu basil hücre duvar yapısında %48 oranında yağ asiti barındıran, dış koşullarına son derece dayanıklı bir basildir. Tüberküloz basili, hasta kişilerin öksürmesi ile damlacıklar halinde havaya saçılır ve uzun süre havada asılı kalabilir. Bu nedenle hasta kişi ile ne kadar çok aynı ortamda kalınır veya kişinin öksürmesi ile ne kadar çok sayıda damlacığa maruz kalınırsa o kadar çok hastalanma riski bulunur. Her yaş grubunu etkileyebilir, antibiyotik direnci nedeniyle tedavisi bir hayli uzun ve zordur. Hastaların tedaviye uyumsuzluğu veya uygunsuz tedaviler gün geçtikçe tüberküloz basiline olan ilaç direncini artırmaktadır.
Temelde bir akciğer hastalığı olarak bilinir ancak hastaların %20’sinde kemik, lenf nodu, böbrek, deri hatta merkezi sinir sistemi tutulumu da olur. Her türberküloz basiline maruz kalan kişi hasta olmaz. Büyük kısmı savunma sistemi aracılığı ile hastalığı kontrol altında tutar, vakaların %10’u aktif olarak hastalık geliştirir. Tüberküloza en sık beş yaş altı çocuklar, yaşlılar, kortizon gibi savunma sistemini etkileyen ilaçları kullanan veya HIV pozitif olan kişiler, altta yatan hastalığı bulunanlar ve organ nakli olanlar yakalanır.
Tüberküloza yakalanmış bir kişi; genellikle ateş, öksürük, gece terlemesi, halsizlik, birden gelişen, hızlı kilo kaybı, iştahta azalma, balgamda kan görülmesi gibi şikayetlerle doktora başvurur. Şikayetler başlangıçta hafif olduğu için hastalar tarafından önemsenmeyebilir. Bu nedenle uzun süren öksürük yakınması olan kişiler mutlaka tüberküloz açısından incelenmek üzere doktora başvurmalıdır.
Tüberküloz tanısında ilk inceleme basilin mikroskobik olarak gösterilmesidir. Ancak bu yöntemin duyarlılığı düşük olduğu için, kültür, PZR (Polimeraz Zincir Reaksiyonu) ve akciğer radyolojisinin eklenmesi ile doğru tanı olasılığı artırılır. Çocuklar gibi balgam veremeyen kişilerde mide sıvısı incelenebilir. Bu kişilerde kek olarak kandan yapılan IGRA (İnterferon Gama Releasing Antigen) testleri de tanıda yardımcı olur. Tüberküloz basili ile karşılaşmayı göstermek için PPD (Prufiye Protein Deriveleri) olarak isimlendirilen bir deri testi kullanılır. Bu test Verem Savaş Dispanserlerinde ücretsiz olarak uygulanmaktadır. Özellikle tüberkülozlu kişilerle yakın temas etmişler bu testi yaptırmalı gerekirse koruyucu tedavi almalıdır.
Tüberküloz tedavisinde antibiyotik kullanılmaktadır. Tedavi sırasında dört çeşit antibiyotik altı ay kullanılır. Kimi zaman basilin bu antibiyotiklere de dirençli olabileceği akılda tutulmalıdır, böyle durumlarda ilaç değişikliğine gidilir. Tedavi Verem Savaş Dispanserlerinden ücretsiz olarak sağlanabilir. Aşı akciğer tüberkülozundan korumaz ancak santral sinir sistemi tutulumu gibi ciddi sonuçların doğmasına engel olur.
Sağlıklı Günler Dilerim.
Doç. Dr. Emel Uzunoğlu