Dünya Palyatif Bakım Günü
23 Ocak 2024


Palyatif Bakım

Ne zordur sevdiğin, canın elinden kayıp giderken seyretmek ve bir şey yapamamak duygusu…

Tıp, son yüzyılda inanılmaz bir gelişme kaydetti ve yeni milenyuma baş döndürücü bir hızla girdi, ama hala çözümsüz olan alanlar var ve ölümlü olduğumuz gerçeği değişmedi. Belki de değişen şey artan tanı ve tedavi olanakları ile daha kesin tanılar koyabilmemiz, tedavi edebildiğimiz sağlık sorunlarının yelpazesinin genişlemesi ve tedavi edemediğimiz durumlarda hastanın ve ailesinin yaşam kalitesini artırabilmemiz. Bunun, hüzün verici yanı neden öleceğimizi bilebilmemiz ve buna rağmen, modern tıbbın sunduğu bütün olanaklara ve çağımızın adeta ölümsüzmüşüz algısına rağmen kaçınma şansımızın olmayışı. Palyatif bakım tam da bu noktada girdi sağlık bakımına. 

“Her insan, insan olmanın gereği en az acı çekerek, onurlu bir şekilde ölmeyi hak eder.” 

Palyatif kelime olarak hafifletici anlamına gelir. Palyatif bakım da aslında tam bu anlama karşılıktır; amaç tedavi edilemeyen durumları hafifletmek ve katlanır hale getirmektir. Dünya Sağlık Örgütü’nün kabul edilen genel geçer tanımı ile “hayatı tehdit edici hastalıkları olan kişileri ve ailelerinin karşılaştıkları ağrı başta olmak üzere fiziksel, psikolojik, sosyal ve ruhani sorunları zamanında ve doğru tanılayarak, yaşam kalitelerini artırmayı amaçlayan girişimler bütünüdür”. 

En sade hali ile palyatif bakım örneğin kanser gibi ağrının şiddetli olduğu durumlarda artık tedavi şansı kalmamışsa bile sağlık bakımını devam ettirip, kişinin ağrısını ve diğer yakınmalarını en aza indirerek rahat etmesini ve hayat kalitesini artırmayı amaçlar.

Hastanın, son ana kadar mümkün olduğunca aktif kalabilmesini amaçlayan eylemler, muhtaçlık duygusunu azaltan ve kişinin onurunu koruyan girişimlerdir ve en önemli odak noktasıdır. Sadece kişiye rahatsızlık veren ve aktivitelerini kısıtlayan durumları ele almaz, psikolojik ve ruhsal olarak da hem hasta kişiyi hem de ailesini desteklemeyi amaçlar; gerektiğinde sağlık ekibi ailenin yas sürecine de katılarak destekleyici rol üstlenir. Bu açıdan, ölüm süreci ile başa çıkabilme desteği sunan bir bakım yaklaşımıdır. Süreci, kişinin ve ailesinin yaşamın bir uzantısı ve doğal süreci olarak kabullenmesine yardımcı olur. 

Belki en önemli vurgu, palyatif bakımın amacının tedavi etmek olmadığı veya diğer bir deyiş ile ölümü ertelemek olmadığı vurgusudur. Tedavi süreci, palyatif bakımın öncesidir. Bu nokta, hem hasta yakınları için hem de hastayı hayatta tutma güdüsü ile yoğrulmuş hekimler için oldukça güç ve kritik noktalardan birisidir. Amaç, kişinin her anlamda acı çekmesini engellemek veya mümkün değilse en aza indirgemek ve aktif kalmasına yardımcı olmaktır; hayatı kısaltmak veya uzatmak değildir. Palyatif bakım, ciddi hastalığı olan her bireye tedavi sürecini desteklemek için de verilebilir; örneğin tedavi altındaki bir hastanın beslenmesi bozuldu ise beslenmesini düzeltmek için.  Tanım gereği bu tedaviler, sağlık sorunlarını hafifletmek içindir ve asıl tedavinin yerine geçmez ama hastanın genel durumunu destekleyerek tedaviye daha iyi cevap vermesine katkıda bulunabilir. Bu nedenle palyatif bakım ekibi hastanın tedavisine karar veren değil, destek tedavileri ve bakımları sunan bir ekip olarak konumlanır. 

Bu tanımlamalardan anlaşılacağı üzere, sağlık bakımının oldukça özelleşmiş bir alanı olan palyatif bakım hekim, hemşire, hasta bakıcı, psikolog, beslenme uzmanı, ağrı uzmanı, sosyal danışmanın, yara bakım ekibinin bulunduğu ve gereğinde her branştan uzmanın desteklediği bir ekip işidir. Herhangi bir bireyin tüm bakım planı ekip üyelerinin katılımı ile yapılır ve uygulanır. Sadece, hastane içinde bulunan palyatif bakım merkezleri ile sınırlı değildir; tanının konulması ile başlar ve hayatın sona ermesine kadar devam eder.  

Bugünkü anlayışımız ve tıbbın olanakları ile acı çekmek artık kabul edilemez bir durumdur. Tıp ne kadar ilerlerse ilerlesin hastalıklar olmaya devam edecek, bazıları ıstıraplı olacak. Ölümlü olduğumuz gerçeği de yakın zamanda değişmeyecek gibi görünüyor. Ama acıyı azaltabiliriz, hastalık süreçlerini katlanabilir hale getirebiliriz. Yalnız ve çaresiz değilsiniz!

Prof Dr Hülya Akan
Aile Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı